100 yıl önce bu topraklarda işgale karşı var olma mücadelesini anlatan bu kitabın yayınlanması gerçekten çok anlamlı. İşgale direnen yüzlerce kişi… Şehit olan, işkence gören onlarca yiğit… Unutulan, unutturulan, yazılmayan bu şanlı mücadele…
İşte yazılmayan bu şanlı mücadelelerin onca yıl sonra yazılarak kitap halinde basılması elbette gelecek nesiller için önemli bir kaynak olacaktır. Ülkemizin en güney noktasında olan bu savaşta şehit düşenlere Allah’tan rahmet diliyorum. O yokluk, kıtlık, sıkıntılı ve işgal günlerinde vatanını savunan insanların torunlarına hizmet etmek benim için büyük bir kıvanç kaynağıdır.
Kitabın yazarının bu çalışmasıyla geçmişte yaşanan yazılmamış, araştırılmamış bu olayların gün yüzüne çıkarılması kültür hayatımıza önemli bir katkı sağlayacaktır. Türkiye’nin en güneyinde yaşayan “Keldağ’ın Yiğitleri” ne ve Uç beylerine selam olsun…
Mehmet Kaplan
Yayladağı Belediye Başkanı
“O” topraktan çok taşın olduğu, bağrına taş basanların olduğu, Ordu’ya balkondan bakar gibi Cebel-i Akra’nın “denizi gören” tepelerinde yaşayan bir savaşçıydı. 16 yaşında Yemen çöllerinde dokuz buçuk yıl, Çanakkale sırtlarında altı buçuk yıl askerlik yaptı. Ordu’nun işgalinde Hamza deresinde en önde çarpıştı.
Nereden bilebilirdi ki Yemen çöllerinde, Çanakkale tepelerinde, Hamza deresinde 16 yıl çarpışırken onu yakalamayan ölüm bir ramazan günü evinin önünde yakalasın. Şehit olsun. “Babasının kanını yerde koymaz” dedikleri oğlu Veli, Asi nehrine atılsın. Şehit edilsin. Nasıl bilebilirdi ki Tifo olduğu için aldığı ilaca zehir koyan Ermeni çeteleri oğlu Şerif’i zehirlesin.
Bu ne büyük acıdır Allah’ım. Daha da acı olanı bu yapılanlar unutulsun. Unutturulsun… Şimdiye kadar hakkında bir satır şiir, bir satır yazı yazılmasın.
“O” bu diyarların yerli ve milli kahramanı…
“O” Keldağ’ın Yiğidi PELTEK Çavuş…
Allah rahmeti ile muamelede bulunsun…
Kadir Oktay
