İnsanların ölümden dönebilmeye başlaması, yalnızca bilimsel bir başarı mı olurdu yoksa toplumsal bir çöküşü beraberinde getiren bir lanet mi?
Cenk, ölümün ötesindeki sırları çözmeye çalışan bir bilim insanı olarak, tüm dünyayı sarsacak bir deney ile insan bedenini yeniden hayata döndürmeyi ve dirilişi başarır. Ancak bu keşif, bedelini de beraberinde getirir.
"Karanlık Uyanış", ölümün ötesine geçmenin insanlık üzerindeki derin etkilerini sorgulayan bir hikâye. Ölümden dönmek gerçekten mümkün olsaydı, dünya nasıl şekillenirdi? Ölülerin yeniden hayata dönmesiyle birlikte toplumlar, devletler ve dinler arasında hangi beklenmedik çatışmalar ortaya çıkardı?
Toplumlar, ölülerin geri dönmesini bir lütuf mu yoksa bir tehdit olarak mı görmeli?
Peki, dirilenlerin yalnızca katiller olması neleri değiştirirdi? Adalet düzeni değişir miydi? Katillerin yalnızca yargı önüne çıkmasına değil, aynı zamanda vicdanlarıyla yüzleşmelerine yol açan bir süreç başlar mıydı? Hükûmetler ne gibi zorluklarla karşılaşırdı? Suç ve cinayet oranı artar mıydı?
Bilim, insanlık için sonsuz bir umut vaat ederken, aynı zamanda tüm toplumları sarsacak ve yıkıcı bir düzenin başlangıcını getirecektir.
Ölüm ve diriliş, yaşamın anlamını yeniden şekillendirirken ve ölümün bir geçiş olduğunu öğretirken, insanlığın etik ve ahlaki sınırları, bu bilimsel keşfin yarattığı kaos içinde yok olur mu?
Ölümden dönenlerin gördüklerini anlatmasıyla yaşanılacak olan bilinç sıçraması, bir daha yaşama aynı gözle bakmamızı mümkün kılar mıydı?