“Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler Hakan. . Kaybolacak yıllarımı da tutsalar. Konserve falan yapsalar. . Hazır hissedince yaşasam. . Değilken öyle baksam. . Kime bilmem. . Baksam sadece. . Uzaya falan çıksam orda zaman dursa. . Ben de yanında dursam. . Sarılsam zamana. . O da bana şevkatle. . Arkadaşça dostça. . Sonra şüphelensek birbirimizden, acaba bu benle sevişir mi diye ama yine dost kalsak sonra. . “

“Benim hakkımda dünyada edilmiş tüm sözleri, lafları, dedikoduları bir kitapta, Cd‘de bi yerde toplasalardı kaça alırdım acaba. . ?“

“Kedi ciğeri beğeniyor diye ciğer de kediyi beğenecek değil. Aşklar da öyle değil mi zaten Hakan‘ım. . ? Biri birini sevdi diye öbürü de onu sevecek diye bişey yok. Belki kullanım alanı yoktur çiftlerden birinin diğerini. . Kedi ciğeri şapur şupur yer ama ciğer kediye bişey yapamayabilir. Muhtemelen yapamaz da. İşte orda aşk biter Hakan. Anlıyo musun. . ?“

“Şimdi yavaşla Hakan. Araya ara girdi. Zaten başka birşey girebilir miydi o da ayrı bir muallak. İki şeyin arasına giren şeye ara mı denir Hakan? Yoksa iki şeyi birbirinden ayıran şey midir ara? Her araya giren şey ayırır mı Hakan? Yoksa zaten ayrılmaya meyilli şeylerin arasına mı bişeyler girer?“