Karakterle yoğrulmuş, azim sembolü bir baba, dürüstlük, iyi niyet ve çalışkanlığı bünyesinde mezcetmiş bir anne ile Bozcaada’da filizlenen bir aile. Ve bu ailenin; içindeki cevheri (mağma) bazen kuvvetli, bazen ufak (artçı) depremlerle yaramazlıklarını dışarı vuran Yaşar’ı, adaşı Yaşar Kemal üslûbunda fevkalâde akıcı, sürükleyici bir ifade zenginliği Cûyibâr (ırmak) misali anlatımı ile Bozcaada’yı öyle bir tanıyacaksınız ki, adeta hücrelerinize sinecek. Bütün bu güzellikleri bize yaşatan ve: “Yeniden eski mahabbetleri tecdîd idelim, Gel benim kaş-ı hilâlim bize bir ıyd idelim.“ misali, belki kendi de yeniden yaşayan; Dr. Adalı Yaşar hanımefendiye teşekkürler, teşekkürler, saygılar. -Dr. M. Bülend Gündem- Adalı Yaşar Hoca, kitabında, bugün adalar turizmi için gözbebeği olmaya lâyık Bozcaada’nın seksen yıl önceki, dîni-dili farklı iki toplumlu, sessiz-sakin, huzurlu hayatını, gözler önüne sermiş. Kasaba halkı, 2.Dünya Savaşı’nın yokluk ve zorluklarını, kendi içlerinde hallederken, devletine ve ordusuna da gereken yardımları sürdürüyor. Adada, kavga yok, gürültü yok; ağlama sızlamalar da ön planda değil. Halk, bunları bir şekilde göğüslemeyi biliyor. Bugün, birer lüks tatil köyü haline dönüşmüş olan bağevlerinde (o zamanın kulelerinde, damlarında) kadını erkeği, arı gibi çalışarak, bağlarında-tarlalarında, hayvanlarıyla birlikte tam bir köy hayatı yaşıyorlar. Adalı Hoca, sevgili adasının geçmişteki “huzurlu-masalsı hayatını“ nasıl bir hasretle özlediğini, kitabının her satırında okuyucuya kuvvetle hissettiriyor. Beş çocuklu bir ana-babanın, ortaokulu ve lisesi olmayan bir küçük adada, çocuklarını okutmak için, verdiği mücadeleyi de ibretle öğreniyoruz. Bozcaada’yı şimdi daha çok görmeyi arzuluyorum. -Doç.Dr. Dilara Çetingöz- “Masal Ada Bozcaada“nın geçmişteki huzur dolu sakin, gürültüsüz güzelliklerini, kulelerini - damlarını - harman yerlerini, bağlarını, atlar, eşekler, koyun ve keçilerle birlikte, kır hayatının yaşandığı yerlerin tamamını bulmak, görmek umuduyla geleceğim.
